Kentsel Dönüşüm

Kentsel dönüşüm, şehirleşmenin getirdiği olumsuz durumları şehirlerin üzerinden kaldırmak için yapılan bir dizi dönüşüm yoludur. Bu kapsamda şehirlerin tarihi ve kültürel dokusunu korumaya, afetlere karşı dirençli bir kent oluşturmaya yönelik güzelleştirme ve iyileştirme çalışmaları yapılır. Mümkün olan en kısa sürede büyük projeler ile dönüşümün nihayete erdirilmesi amaçlanır. Şehirler de insanlar gibi yaşayan ve değişen organizmalardır. Dolayısıyla dünyanın değişen fiziksel şartlarına ve gelişen teknolojiye adapte olmaları gerekir. Aksi takdirde geçmişte sıkça karşılaştığımız gibi geri getirilemez kayıplar kaçınılmaz olur. Kentsel dönüşüm genel anlamda çarpık kentleşmenin ve gecekondulaşmanın ortadan kaldırılması için yapılan çalışmaları ifade etse de bünyesinde ekonomik ve sosyal gelişmeyi de barındırır. Ülkemizde “Kentsel Dönüşümün hukuki bir kavram olarak ele alınması oldukça yenidir. Bu yazıda, şehirleşme olgusunun birlikte getirdiği çok sayıda sorunun çözümünde “anahtar bir rol” üstlenebilecek kentsel dönüşüm kavramının hukuki boyutu üzerinde durulacaktır. Kentsel dönüşüm, yeniden geliştirme, yenileme, yeniden canlandırma, yeniden üretme kavramları, ABD ve İngiltere de çok gelişmiş şehirlerin sürekli rahatsızlık veren kentsel sorunlarının çözümü için geliştirilen hükümet politikalarını ifade etmek için kullanılmaktadır.
Kısaca nitelendirmek gerekirse kentsel dönüşüm, şehirleşmenin beraberinde getirdiği sorunların çözümüne yönelik yenileme ve geliştirme projeleridir.

Devamını okumak için tıklayınız.

Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri

Türkiye’de 80’li yıllarda gerçekleşen ekonomik büyüme ve kırsal bölgelerden kentlere yoğun göç yaşanması ile büyükşehirlerde konut açığı meydana gelmiştir. Konut açığı, büyükşehirlerin farklı sosyoekonomik kesitlerinde farklı sonuçlar doğurmuş, bu yıllarda Türkiye “gecekondu” ile tanışmıştır.

Yapısız arsa maliklerinin konut, müteahhitlerin ise arsa ve finansman ihtiyacının karşılıklı olarak temin edildiği kat karşılığı inşaat sözleşmesi genellikle büyükşehirlerde de işte bu konut açığının diğer bir sonucu olarak tezahür etmiştir.

En basit tanım ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi; arsa sahibi kişilerin, arsalarını müteahhide devrettiği; müteahhidin ise mülk sahibi kişiye arsa üzerinde inşa edilecek yapıdan bağımsız bölüm devretmeyi taahhüt ettiği atipik bir sözleşmedir.

Devamını okumak için tıklayınız.

Hatalı Tıbbi Uygulamalar

Hasta hekim ilişkilerinde tedavi öncesinde, tedavi sırasında veya tedavi sonrasında tıbbi uygulamalar nedeniyle maddi veya manevi zararlar oluşabilmektedir.

Hekimler, hata, ihmal ve kusurlarıyla hastaya verdikleri zararlardan Ceza Hukuku hükümlerince şahsen sorumlu oldukları gibi, aynı zamanda Borçlar Kanunu hükümlerine göre mal varlıklarından tazmin etmekle de yükümlü tutulabilirler. Ancak zarar doğuran bütün uygulamalar hatalı olmayacağı gibi hekimin kusurundan da kaynaklanmayabilir. Hekimin zararı tazmin yükümlülüğünün belirlemesi ise hata ihmal veya kusurluluk hallerinin tespiti ile yapılmaktadır. Aynı tespit malpraktis ve komplikasyon ayrımının da temelini oluşturur.

Devamını okumak için tıklayınız.